SPORCULARDA ANTRENMAN SIRASINDA HORMONAL DEĞİŞİKLER
1.
Endokrin Sistem
Sporsal antrenmanlarda
organizma günlük yaşantı düzeyinin daha üzerinde yüklenmelere maruz
bırakılmaktadır. Organizma birçok aktivitenin koordinasyon ve düzenini sağlayan
iki sistem vardır. Bunlar sırasıyla 1.Sinir , 2. Endokrin sistemdir.
Otonom sinirler ve
endokrin bezler günlük yaşam durumlarında vücudun değişik fonksiyonlarının
koordinasyonunu sağlamaktadır. Bu nedenle egzersizde endokrin sistem
organizmanın egzersize uyumu açısından önemli bir yer tutmaktadır.
Antrenman yapan kişilerde
MaxVO2 tüketimi ve kalp atım hacminin arttığı, istirahat kalp atım hızının
azaldığı, metabolik olarakta kan lipid düzeyi ve kan laktat konsantrasyonunun
azaldığı bilinmektedir.Bu etkilerin nedeni, kesin olarak bilinmese de ,
endokrin fonksiyonlarında meydana gelen uyumdan dolayı kaynaklandığı yönünde
bilgiler mevcuttur.
Egzersiz ve yoğun
antrenman gibi çeşitli stres durumları hormonal salınımı etkileyerek, bazı
hormonların istirahat düzeylerinin artmasına ve azalmasına neden olmaktadır.
Sporun hormon salgılanması üzerine etkileri, günümüzde spor fizyolojisi ve
hekimliği araştırmalarının önemli bir konusunu oluşturmaktadır.
Endokrin sistemde sinir
sistemi gibi fonksiyonları düzenler. Sinir sistemi bu işi yaparken nöronlar
aracılığı ile aksiyon potansiyeli taşırken yanıtlar ani ve hızlı olarak
gerçekleşir. Ancak endokrin sisteme yanıt ise daha yavaş, hatta uzun sürede
gerçekleşir.
1.1. Hormon
İç salgı bezleri
tarafından üretilen, kan dolaşımına salgılanan ve sadece hedef hücrelere etki
yapabilen bileşiklere denir. Hormonlar kanda çok az miktarlarda bulunur ve
mikrogram,nanogram ve pikogram olarak ölçülürler.
1.2. İnsanda Var Olan Endokrin Bezler
1. Hipofiz Bezi
2. Tiroid Bezi
3. Paratroid Bezi
4. Adrenal Bez
5. Pankreasın Langerhans
Adacıkları
6. Testis ve ovaryum
cinsiyet bezi
1.3. Hormonların Sınıflandırılması
Hormonlar kimyasal
yapıları bakımından sınıflandırıldığında 3 gruba ayrılır.
1. Steroid Hormonlar
Bu hormonların kimyasal
yapısı kolesterole benzer ve çoğu kolesterolden yapılır. Çeşitli steroid
hormonlarının salgılandığı bezler adrenal bez, overler plesenta ve
testislerdir.
2. Aminler
Yağda çözünmedikleri için
kolayca difüze olamazlar.
3. Polipeptid ve Proteinler
- Kinetik Etkili Hormonlar
Örneğin: epinefrin ve
oksitosin kas kasılmasına etkili iken, sekretin dış salgı bezlerine, ACTH, TSH
VE FSH ilgili hücrelere etki yaparak hormon salgılatırlar.
- Metabolik Etkili Hormonlar
Metabolizmaya etki eden
hormonlardır insülin vb. kimyasal reaksiyonların hızını düzenler.
- Morfogenetik Etkili Hormonlar
Canlının vücudunda veya
hücrelerinde morfolojik değişikliğe neden olan hormonlardır. Örnek: Growth
Hormonu
1.4. Hormon Biosentezi ve Salgısının
Kontrolü
Endokrin sistemde
hormonlar gelişigüzel sentezlenmezler. Bunlar hedef hücre ile endokrin bezi
arasındaki iletişim sonucu en uygun bir biçimde sentezlenirler. Bu iletişime
geri bildirim mekanizması adı verilir. Bu etki pozitif olabileceği gibi
negatifte olabilir.
Hormon salınması bazı
istisnalar dışında (growth hormonu gibi) geri bildirim mekanizması ile olur.
Kanda hormon yoğunluğunun artması veya hormonun etki yaptığı dokunun bir
uyarısı, negatif bir geri bildirim ile hormon sentezinin ve salgısının
önlenmesini sağlanırken, kanda hormon düzeyinin düşmesi de pozitif geri
bildirim yoluyla hormon salınımını uyarır.
1.5. Hormonların Hücrede Depo Edilmesi
ve Salınması
Hormonların sentez ve depo
edilme biçimi her hormon için aynı değildir. Hormonların çoğu hücre içinde
membranla çevrilmiş veziküller içine alınmıştır. Bazı hormonlar örneğin
steroidler vezikül içine alınmazlar ve moleküler formda salınırlar.
Hormon salgılanmasında
kalsiyumun hücre içine girişi uyarı ile salgılanmayı başlatıcı bir ajan görevi
üstlenmektedir. Çünkü kalsiyum hücre içine girerek hormon salgılanmasını
başlatır.
2. Hipofiz Bezi
Hipofiz bezi organizmada
bir çok hormonun salgısını idare eden bir bezdir. Salgılarıyla diğer endokrin
bezlerin çalışmasını düzenler. Bu nedenle hipofiz bezi endokrin sistemin
orkestra şefi, yani yöneticisi olarak kabul edilir.
Anatomik olarak
hipotalamusun alt tarafına yerleşiktir. Çapı 1cm'den daha az ağırlığı 0.5 gr
kadardır. Hipotalamusta ön ve arka lob olmak üzere iki bölümdür. Ön loba
adenohipofiz arka loba ise nörohipofiz adı verilir.
2.1 Hipofiz Ön Lob Hormonları
Hipofiz ön lobunda 6 çeşit
hormon salgılanır ve bu hormonların tümü adenohipofizdeki endokrin hücreler
tarafından sentezlenir ve salınırlar.
2.2 Growth Hormonu (Büyüme Hormonu)
- Bütün hücrelerde protein
sentezini artırmak suretiyle organizmanın büyüme ve gelişimini kontrol eder.
- Glikojenolizi arttırmak
suretiyle kan glikoz düzeyini yükseltir.
- Lipolizi arttırarak
kanda serbest yağ asitlerinin miktarını arttırır. Böylece enerjinin glikojen ve
proteinlerden salgılanmasını azaltır. Kısacası enerji kaynağı olarak daha çok
yağların kullanımını sağlar.
- Kaslarda yağ
asitlerinden glikoz sentezini arttırarak glikojen depolarını korur. Glikozun
kullanım hızını azaltır.
- Bağırsaklarda kalsiyum
emilimini arttırıcı, böbreklerden sodyum ve potasyum atılımını azaltıcı etkiye
sahiptir.
- Egzersizin ilk
dakikalarında solunumu arttırır.
- Hücrelerde protein
sentezi miktarını arttırma, kemiklerin ve vücudun büyümesini sağlama
görevlerini üstlenir.
Büyüme çağında büyüme
hormonu çok salgılanması vücudun ve başın çok uzun oluşuna devlik , az
salgılanması ise cüceliğe neden olur. Erişkin yaşta fazla salgılanması ise
'Akromegaliye' neden olur. Akromegalide el, ayak, çene ve kafatası kemiklerinin
anormal boyutlarda büyümesi görülür.
2.3. Egzersizde Growth Hormonu
Egzersizde, yapılan
egzersizin şiddetinin artışına paralel olarak büyüme hormonunda artış
görülmektedir. Büyüme hormonunda meydana gelen bu artışın , dayanıklılık
egzersizlerinde daha yüksek oluşu, büyüme hormonunun serbest yağ asitlerinin
enerji kaynağı olarak kullanımını arttıran etkiye sahip oluşuna bağlanmaktadır.
Bu yüzden büyüme hormonu daha çok uzun süreli sübmaksimal şiddette yapılan
dayanıklılık türü egzersizlerde performansı etkileyen bir hormondur.
Büyüme hormonu anabolik
etkilerinden dolayı, daha doğru bir yaklaşımla protein sentezini arttıran
etkisi iskelet ve kaslarda büyümeye neden olur. Bu yüzden sporcularda kas
kitlesini artırılması amacıyla doping olarak da kullanımı söz konusudur.
Yorucu bir egzersizden
sonraki toparlanma döneminde büyüme hormonu salgılanma düzeyinin normale dönüşü
sporcularda daha hızlıdır.
2.4. Prolaktin Hormonu
Meme bezlerinin alveol
hücrelerini etkileyerek bu bezlerin büyümesini sağlar. Prolaktin hormonu meme
dokusunu süt yapımı için uyarır. Süt Salgılanması için en önemli hormon
prolaktin ise de ayrıca büyüme hormonu, kortikosteroidler ve dişi seks
hormonlarının da etkileri söz konusudur.
2.5. Egzersizde Prolaktin Hormonu
Prolaktin hormon düzeyinde
egsersizde artış görülür. Ancak yapılan bir araştırmada bu artışın sadece
sporcu bayanlarda olduğu görülmüştür. Ayrıca egzersize bağlı olarak prolaktin
hormonda meydana gelen artışın ovaryumları baskıladığı ve böylece menarş
gecikmesine ve menstrual siklus düzensizliklerine neden olduğu savunulmaktadır.
2.6. ACTH ( Adreno Kortikotropik Hormon)
En önemli görevi adrenal
ve sürrenal bezler adı verilen böbrek üstü bezlerinin kabuk kısımlarından
salgılanan hormonlarının salgılanmasını sağlama ve kontrol etmektedir.
2.7. Egzersizde ACTH (Adreno
Kortikotropik Hormon)
Egzersizde özellikle
MaxVO2'nin %25'i üzerinde ACTH salınımı artış görülür ve bu artış ayrıca
glikokortikoid ve mineral kortikoidlerin salınımıda arttırır.
2.8. TSH (Tiroid Stimulan Hormon -
Tirotropin)
TSH hormonun hedef dokusu
tiroid bezi olup, tiroid hormonlarının salgılanmasını kontrol ederler.
Trotropin adı verilen bu hormon tiroit bezinin çalışmasını düzenler ve aşırı
salgılanmasını ile guatr hastalığına neden olur.
2.9. Egzersizde TSH Hormon
Egzersizde salınımının
arttığı yönünde bulgular vardır.
2.9.1. FSH (Folikul Stimulan Hormon)
Gonadlar (kadınlarda
ovaryum, erkeklerde testis) üzerine etki ederek yumurta ve sperm hücrelerinin
olgunlaşması ve gonadlarda seks hormonlarının üretimini düzenlemektedir.
2.9.2. Egzersizde FSH Hormon
Egzersizde önemli bir
değişim görülmez.
2.9.3. LH (Luteinizan Hormon)
Hedef dokusu FSH ile
aynıdır. Kadınlarda yumurtlama erkelerde ise testesteron hormonunun
salgılanmasını uyarmaktadır.
2.9.3 Egzersizde LH Hormonu
Egzersizde önemli bir
değişiklik görülmez.
3. Hipofiz Arka Lob Hormonları
(Nörohipofiz) Hormonları
3.1. Oksitosin
Oksitosin meme dokusuna
etki ederek süt salgısını uyarır.
3.2. Egzersizde Oksitosin Hormonu
Egzersizde meydana gelen
değişimi hakkında pek bilgi yoktur.
3.3. ADH (Antidiüretik Hormon -
Vazopressin)
ADH böbrek tübül
hücrelerini etkileyerek suyun glomürel süzüntüden geri emilimini arttıran ve
idrarla atılan su miktarını azaltır. Böylece vücutta suyun tutulmasını
sağlanır. Vücut suyu azalırsa buna dehidratasyon denir ve bu durumda ADH
salınımı artar, tersi durumlarda, vücut suyu fazla ise ADH salınımı inhibe edilir.
ADH salınımının fizyolojik uyarıcısı kanın osmatik basıncıdır. Osmotik basıncın
yükselmesi ADH salınımının da artmasına neden olur. Vücutta tüm damarlarda
vazokonriktör etkiye sahiptir. Bu etki ile kan basınçları da arttırılır.
3.4. Egzersizde ADH Hormonu
Egzersizde ADH salınımında
artış görülür. Özellikle uzun süren egzersizlerde su ve sodyum kaybı yüksektir.
Özellikle ADH salınımında meydana gelen artışın nedeni, egzersizde su kaybının
azaltılmasına bağlıdır. ADH'de egzersiz sonucu %30-80 gibi artış vardır ve
egzersiz esnasında sıvı alımı ADH artışını azaltıcı bir etkiye sahiptir.
4. Tiroid Bezi Hormonları
Tiroid bezi tüm vücut
hücrelerinin metabolizmasını etkileyerek enerji üretiminin ve metabolizmasının
hızını ayarlar. Tiroid hormonları vücut doku hücrelerinin oksijen kullanımını
arttırarak karbonhidrat ve lipid metabolizmasının regüle edilmesini sağlarlar.
Bu nedenle büyümenin kontrolünde, dokuların farklılaşması ve gelişiminde,
organizmadaki biyokimyasal etkileşmenin düzenlenmesinde önemli rol oynarlar.
En önemli hormonları
Troksin (T4), Triyodotronin (T3)'dir. Ayrıca kalsiyum metabolizmasında etkin
rolü bulunan kalsitonin hormonuda tiroid bezinde salgılanmaktadır.
4.1. Egzersizde Tiroid Hormonu
Egzersizde Tiroksin (T4)
ve Triyodotronin (T3) hormon salınımında meydana gelen artış, egzersizde enerji
dengesinin regüle edilmesi ile ilgilidir. Çünkü tiroid bezi hormonları
egzersizde
- Karbonhidrat kullanımını
arttırır.
- Protein sentezinin
artışı ile kasta hipertrofiyi sağlar.
- Egzersizde glikoz
kullanımı arttırmak için glikoz ve glikojenolisiz sağlar.
- Serbest yağ asitlerinin
mobilizasyonu ve kullanımını arttırarak, dayanıklılığı arttırır.
Bu yüzden tiroid bezi
hormonları tiroksin ve triyodotronin uzun süreli, şiddetli egzersizlerde
dayanıklılık türü artış gösterir ve bu artış enerji dengesinin sağlanması ile
ilgilidir.
4.2. Kalsitonin Hormonu
Kalsiyum metabolizmasının
düzenlenmesinde parathormon ile birlikte kalsitonin de etkilidir. Parathormon
kanda kalsiyum miktarını yükseltirken, kalsitonin azaltıcı etkiye sahiptir.
Kalsiyum düzeyi kanda 2.5mmol/litre üzerine çıkarsa kalsitonin salgılanır ve
kalsiyum düzeyi azaltılır.
4.3. Parathormon
Organizmadaki görevi
kalsiyum ve fosfat dengesini korumak ve bu maddelerin doku sıvıları ile kanda
belirli düzeyde kalmalarını sağlamaktadır.
- Kan plazmasında kalsiyum
düzeyini arttırır ve fosfat düzeyini azaltır.
- İdrar ile kalsiyum
atılımı azaltılır fosfat düzeyi arttırılır.
- Kemiklerden kalsiyum
çözerek kanda kalsiyum düzeyini yükseltir.
4.4. Egzersizde Parathormon
Egzersizde parathormonda
herhangi bir değişiklik görülmez.
5. ADRENAL BEZ HORMONLARI
5.1. Adrenal Korteks Hormonları
Adrenal korteks adrenal
medulladan farklı olarak hipofiz ön lob hormonu olan ACTH ile uyarılırlar.
Uyarılma sonrası ise adrenal korteksden kana kortikosteroidler adı verilen bir
grup hormon salgılanırlar.
Kortikosteroidlerin geniş
bir alanı var ise de 2 şekilde etki gösterirler.
Buna göre kortikosteroidler
mineralokortikoidler ve glukokortikoidler olarak iki gruba ayrılırlar.
Aldesteron mineralkortikoidlerin, kortizol ise glukokortikoidlerin başta gelen
hormonlarıdır. Mineralkortikoidler su ve elektrolit dengesine,
glokokortikoidler ise karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında etkili
hormonlardır.
5.2. Mineralokortikoidler
Başlıca minerealkortikoid
hormonu olan aldesteron hormonu vücudun elektrolit ve su dengesini sağlar.
Sıcak ortamlarda sıcağa karşı uyum ile terle daha az sodyum kaybını sağlar. Kan
plazma hacminin azalışı, sodyum azalışı ve fazla potasyum alınması aldesteron
salınımını arttırır. Aldesteron hormonu salgılandığında sodyum iyonunun
böbreklerden geri emilimi ve potasyum iyonunun idrarla atılışı hızlanır. Sodyum
iyonunun geri emilimi ile birlikte su kaybı da azaltılır.
5.3. Egzersizde Mineralokortikoidler
Uzun süre devam eden
egzersizlerde belirgin bir şekilde su ve sodyum kaybı görülür. Özellikle sıcak
havalarda daha belirgenleşir. Su kaybı ADH ve renin salınımına neden olur.
Renin salgılanması ile renin plazmaya geçerek önce angiotensin 1 ve daha sonra
angiotensin 2'ye dönüşür. Angiotensin 2 Aldesteron salınımını uyararak,
aldesteronun böbrek distal tübüllerinden sodyum geri emilimi ve bununla
birlikte suyunda pasif geri emilimi sağlanır. Böylece su ve sodyum dengesi
egzersizde de sağlanmış olur. Renin ve aldesteronda egzersizle oluşan artış,
egzersizde su ve elektrolit dengesinin sağlanmasına yöneliktir. %50 MaxVO2 şiddeti ile yapılan egzersizlerde renin %260
gibi bir düzeyde artış gösterir.
5.4.
Glukokortikoidler
Glukokortikoidlerin fonksiyonel açıdan en önemlisi
kortizoldur. Etkileri çok yönlü olan glukokortikoidlerin en iyi bilinen
etkileri metabolik etkileri olup, karaciğeri etkileyerek protein ve yağlardan
glikoz oluşumunu hızlandırmaları (glukoneogenesiz) ve kan glikoz düzeyini
yükseltmeleridir. Ayrıca kandaki serbest yağ asitlerinin yoğunluğunu yükseltir.
5.5.
Egzersizde Glukokortikoid Hormonu
Düşük şiddetle yapılan egzersizlerde kortizol hiç
artmaz ya da çok az azalır. Egzersiz şiddeti arttıkça bu artışa kortizolda
eşlik eder. Özellikle yüksek şiddetle yapılan egzersizlerde kortizol ve
kortikosteron düzeylerinde belirgin bir artış vardır. Kortizol salınımıdaki
artış egzersizde stres artışına paralel bir artışdır. Kortizol egzersizde
glukoneojenesizi(yağ ve proteinden glikoz oluşumu) sağlar ve egzersizde
glikozun metabolik yakıt olarak kullanımını sağlar. Yağların yerine enerjinin
glikoz-glikojenden sağlanılması ise egzersizin daha şiddetli yapılışına imkan
verir.
Maksimal bir egzersizde kortizolde 2.5 kat artış
meydana gelebilir.
6.
Adrenal Medulla Hormonları
Adrenal medullanın hormonları katekolamin salgılayan
hücreleri değişikliğe uğramış sempatik sinir hücreleridir. Adrenal medullanın
sempatik sinir sistemi ile bağlantısı vardır. Sempatik sinir uyarılarıının
adrenal medullaya ulaşması ile burada katekolamin adı verilen hormonlar
salgılanırlar. Bu üç hormonun (epinefrin,noraepinefrin ve dopamin) kana
verilmesi, vücutta yaygın olarak sempatik sinir sisteminin uyarılması ile
ortaya çıkan belirtilere neden olmaktadır.
Katekolamin salgılanması sempatik aktivitelerin
artmasına bağlıdır. Egzersizi, soğuk, sıcak, hipoglisemi (kanda glikoz
azalımı), oksijen eksikliği(hipoksia), kan basıncının düşmesi, korku, öfke,
stres, vb. durumlarda salgılanan katekolaminlerin üst düzenleme merkezi
hipotalamustur.
6.1.
Egzersizde Epinefrin'in (Adrenalin) Görevleri
- Kan basıncı, kalp atım hızı ve kan dolaşımını
arttırmak
- Solunum derinliğini arttırmak
- Kan glikoz düzeyini arttırmak
- Karaciğer ve kaslarda glikojen depolarını mobilize
ederek enerji üretimini arttırmak
- Yağ dokuda lipolizisi arttırarak kanda serbest yağ
asitlerinin miktarını arttırmak
- Kalbin kasılma gücünü ve çalışmasını arttırmak
- İskelet kaslarının kasılabilirliğini arttırmak
- İskelet kaslarının kan damarlarını genişletmektir.
6.2.
Egzersizde Norepinefrin'in (Noradrenalin) Görevleri
- Kan basıncını arttırır.
- Yağ dokuda lipolizi arttırır.
- Kas kasılmasına ve enerji metabolizmasına etki
eder.
6.3.
Egzersizde Katekolaminlerin Etkileri
Adrenal medulladan salgılanan katekolaminler
sempatik sinir sistemi etkileri nedeniyle egzersiz sırasında hormonal metabolik
ve dolaşımsal uyumlar için çok önemlidir. Egzersizde kalp debisinin, solunum
artışını ve mide-bağırsak kan akımını iskelet kaslarının lehine azaltma ile
uyum sağlayan katekolaminler, kanda egzersizin başlaması ile 4 saat içinde en
yüksek düzeye ulaşırlar. Egzersizin şiddeti %60 MaxVO2'nin altında ise
katekolaminde meydana gelen artış çok azdır. Egzersizin şiddeti %60 MaxVO2'nin
üzerinde ise katekolamin salgısının artışı belirginleşerek, egzersizin
şiddetine bağlı bir artış gösterirler. Antrenmanla oluşan uyuma bağlı olarakta
salınımında, antrenman öncesine göre azalma görülür.
7.
Pankreas Hormonları
Pankreasın 'Langerhans adacıkları adı verilen
özelleşmiş 3 tip hücresinde 3 değişik hormon salgılanmaktadır. Alfa hücreleri
glukagon, beta hücreleri insulin ve gamma hücreleri somatostatin hormonu
salgılarlar.
7.1.
İnsulin Hormonu
Langerhans adacıklarının beta hücrelerinden
salgılanan insulinin temel fonksiyonu kan glikoz düzeyini düşürmektedir.
Kandaki glikozun kas ve karaciğer hücrelerine glikojen şeklinde depo edilmesini
yani kas ve yağ hücrelerine glikoz girişini arttırmak suretiyle karaciğerde
glikojen sentezini arttırır. Amino asitleden glikoz yapımını azaltır. Anabolik
bir etki ile amino asitlerin vücut proteinlerine dönüşümünü sağlar böylece hücre
büyümesini arttırır.
7.2.
Glukagon Hormonu
Langerhans adacıklarının alfa hücrelerinde
salgılanırlar. Karaciğerde depolanmış olan glikojenin parçalanarak glikoz
meydana getirmesini sağlar ve arttırır. Kısaca kanda glikoz düzeyini arttırıcı
etkiye sahiptir. Ayrıca glukagon hormonu glukoneojenolisi(aminoasitlerden
glikoz yapımınıda arttırır.)
7.3.
Egzersizde İnsulin ve Glukagon Hormonu
İnsulin kan glikoz düzeyini azaltıcı, glukagon ise
arttırıcı etkiye sahiptir. İstirahat şartlarında kan glikoz düzeyi litrede
0.8-1.0 gram arasında tutulur. Ancak çeşitli durumlarda örneğin besinle
karbonhidrat alımı bu düzeyi değiştirme eğilimindedir. Kan glikoz düzeyi
yükselirse insulin hormonu salgılanır. Salgılanan insulin sayesinde kandaki
fazla glikoz, karaciğerde ve kaslarda glikojen şeklide depo edilerek kan glikoz
düzeyi değişmez tutulur.
Tersi durumda kan glikoz düzeyi normalin altına
düşerse glukagon hormonu salgılanarak glukojenolisiz ve glukoneojenolisizi
arttırılır ve kan glikoz düzeyi yükseltilir.
Egzersizde glikozun oksidasyonu bir kaç kat artar.
Böyle durumlarda kan glikoz düzeyi azalınca glukagon hormonu salgılanarak kan
glikoz düzeyi arttırılır. Uzun süreli dayanıklılık tipi egzersizlerde glukagon
hormonunun arttığı ve insulin salınımının azaldığı bulunmuştur. Ancak kısa
süreli ve şiddetli egzersizlerde plazma insulin salınımında bir azalma
görülmez. Egzersizin şiddeti ve süresi arttıkça glikoz kullanımı arttığından
dolayı kan glikoz ve insulin düzeyi düşer. Egzersiz sırasında düşen kan glikoz
düzeyi glukagon hormonunun yardımıyla karaciğerden glikoz salınımını arttırır.
Yapılan uzun süreli antrenmanlarla plazma glukagon düzeyinin arttırıldığı
insulin düzeyininde azaltıldığı yolunda bulgular vardır.
8.
EGZERSİZ VE STRES HORMONLARI
Organizmada artan fiziksel ve psikolojik
yüklenmelere adapte olmak için hipofiz beyinden ACTH, adrenal korteksten
kortizol , adrenal medulladan epinefrin ve sempatik sinir uçlarından
norepinefrin salgılar. Bu salgılanan hormonlar organizmanın egzersize uyumunu
sağlarlar. Stres hormonları adı verilen bu hormonlar dolaşım sistemini ve enerjiyi
meydana getiren sistemleri etkileyerek organizmanın egzersizdeki ihtiyacının
karşılanması ile ilgili düzenlemeleri yaparlar.
9.
EGZERSİZDE ENERJİ KULLANIMI VE HORMONLAR
Kanda glikoz düzeyi glukagon, epinefrin,
norepinefrin ve kortizol hormonları tarafından yükseltilmektedir. Bu hormonlar
glikojeneliz ve glikoneojenoliz yoluyla egzersizde glikozun enerji kaynağı
olarak kullanımını arttırır. Ayrıca büyüme ve tiroid hormonları da aynı etkiye
sahiptirler.
İnsulin ve glikozun hücreye girişini arttırır. Fakat
uzun süreli aerobik egzersizlerde insulin düzeyi düşer, bu yüzden egzersizde
insulin düzeyi istirahat düzeyinden daha azdır. Karbonhidrat depoları azalınca
organizma kortizol, epinefrin, norepinefrin ve growth hormonlarının yardımıyla
enerji için yağların oksidasyonunu hızlandırır.
Kortizol hormonu hücrede enerji üretimi için
lipolisizi arttırarak serbest yağ asitlerini depo hücrelerden kana
bırakılmasını sağlar. Fakat kortizol hormonu uzun süreli aerobik egzersizlerde
düşer. Ancak bu durumda bu görevi katekolaminler ve büyüme hormonu üstlenir.
10.
EGZERSİZDE SIVI DENGESİ VE HORMONLAR
Sıvı dengesi temelde iki hormonla düzenlenir;
Aldesteron ve ADH(Antidiüretik hormon). Plazma hacmi ve kan basınçları azalırsa
böbreklerde Renin adı verilen enzim öncelikle Angiotensin 1 ve daha sonra
Angiotensin 2' ye dönüştürür. Angiotensin 2 ise çevresel direnci ve kan
basınçlarını arttrır.
Angiotensin 2 ayrıca adrenal korteksten aldesteron
hormonunun salgılanmasına neden olur ki aldesteronda böbreklerden sodyum geri
emilimini arttırır. Bu etkide suyun atılımını azaltır ve böylelikle plazma
hacmi arttırılır.
ADH ise suyun böbreklerden korunmasına ve atılımını
azaltıcı etkiye sahiptir. Bu mekanizma sayesinde plazma hacmi arttırılarak
kanın osmolitesi azaltılır.
11.
KAYNAKÇA
- Prof. Dr.
Günay M. ,Prof. Dr. Tamer K. , Doç. Dr. Cicioğlu İ. (2013). Spor Fizyolojisi
ve Performans
Ölçümü. Ankara: Gazi Kitapevi.
- Ergen, E.
Demirel, H. Güner, R. Turnagöl, H. Başoğlu, S. Zergeroğlu, A. Ülkar, B.
ve Hazır, T.
(2007). Egzersiz Fizyolojisi. Ankara: Nobel Yayın
- J. Weineck ,
(2011).Futbolda Kondisyon Anrenmanı. Ankara:Spor Yayınevi ve
Kitapevi
- Açıkada, A. ve
Ergen, E. (1990). Bilim ve Spor. Ankara:Büro Tek
- Arthur C. Guyton, Tıbbi Fizyoloji, Cilt 1, 12.
Basım, Nobel Tıp Kitabevi, sf. (1030-
1034 )
Yorumlar
Yorum Gönder